Bugün sansim saglikli yemekten acilmisken böyle devam edeyim dedim…
Berlin La Fayette’in hemen dibindeki Cha cha’ya girdik..
Burasi minmalist konsept uygulayan bir thai restorani. Sanirim yakinda Istanbul’a da acarlar..
Yemegi yerken arka planda calan world music etkisiyle detoks oluyorsunuz: positive eating bu olsa gerek.. 🙂
Adam basi 15 Euro..
021/05/2011 Berlin’de positive eating: cha cha…
021/05/2011 Berlin’de dinamik reklamlar…
Gezerken dev bir dijital billboard dikkatimi cekti.
Konsept cok basit..
Billboardin altinda resminizi cektiriyorsunuz…
Resminizi reklama aninda entegre ediyorlar..
Sonra 15 dakikaligina meshur oluyorsunuz… Warhol’un ruhuna el fatiha… 🙂
021/05/2011 Kahvalti icme modasi…
Berlin’de Ku’damm Caddesi’nde kahvalti edecek yer ararken Chiquita Fruit Bar’a rastladim..
Adamlar taze meyvalardan Smoothie mixliyorlar…
Mükemmel bir lezzet, gidecek olanlara öneririm..
Ve kahvaltinin yerini gercekten de tuttu: büyük bardak 4,90 Euro.. 🙂
019/02/2011 Madonna’nin yeni imajina bayildim…
Madonna su siralar Berlinale’de yeni filminin marketingi ile ugrasmakta…
Benim dikkatimi ceken iki sey oldu:
1. Madonna’nin yeni entel imaji…
2. Madonna’nin da yaslanmakta oldugu.. (Allahim sana sükürler olsun!) 🙂
Ve aylarca sustuktan sonra nihayet bu son blog yazimla aradaki zaman acigini kapatiyorum.. Oh bee..
Buyrun efendim:
Istiklal Caddesi’nde Giritli Meyhanesi..
- En yakin dostum bir yas daha moruklayacak diye kalktik birkac arkadas Giritli Meyhanesi’ne gittik..
- Meyhane’nin alt kati DJ’li bir bar.. Üst kata cikiyorsunuz meyhane, en üst kata cikiyorsunuz, dumanalti.. Cok sevdim.. 🙂
- O geceye mi mahsustu bilmiyorum ama mükemmel bir ekip var müzik yapan. Masadan masaya dolanip inanilmaz show yapiyorlar.. Mutlaka gidip görün.. Harikalar…
- Mezeleri gayet güzel.. Tam olarak ne kadar tuttu bilmiyorum, cünkü hesabin tam olarak ne kadar geldigini anlayamadim o curcunada… Herkes biseyler atti ortaya…
- Meyhane sonrasi asagidaki bara gidip dans ettik.. Hosuma gitti.. Gidin görün derim..
Asmalimescit’de Lux Bar…
- Sanirim adi böyleydi.. Internetten girip arastirin yerini…
- Cok güzel bir bari var, tuvaletlerinde iserken kendinizi seyredebiliyorsunuz, aynali her yer.. 🙂
- Harika votka kokteylleri yapiyorlar.. Bisürü shot ikram ettiler sagolsunlar.. Herbiri ayri bir sanat eseriydi.. Bravo! 🙂
- Ilerleyen saatlerde dolmaya da basladi.. Cok erken gitmemek gerek…
Roxy’de Dogumgünü ve de Burlesque show…
- Valla girdik ama ön taraf tiklim tikis oldugu icin bisey göremedim..
- Bir ara hatun soyunup memelerini salladi..
- Sevgilime bakip disariya ciktim gülerek…
- Bu olaylar bize olmuyo, biz dansöz erotizmine daha yatkiniz netekim.. 🙂
- Öte yandan dogumgünü gecesi mükemmeldi Roxy’nin…
DotMars’da Punk Rock…
En son tiyatro seyredeli bir seneyi geciyor.. En son Türkiye’de tiyatro seyredeli ne kadar oldu, inanin hatirlamiyorum…
Oyun bitiyor diye alelacele gittik son gösterilerden birine..
“Tipik bir Türk ruh hali degil midir bu?! ”
Oyunun konusu tanitim özetinde böyle tanimlaniyor:
“Birey olmaya çalışan yeni nesil gençlik…
Çocuklarının tek ve benzersiz olmasını isteyen aileler…
Ergenlik ve iç sıkıntısı…”
Yani simdi bar-pavyon yorumu yapan bir Sepet olarak, tiyatro gibi daha üst bir kategoriye yorum getirmeye korkuyorum…
O yüzden hissettiklerimi yazmakla yetinecegim…
- Oyuncular sanirim sizofrendi, cünkü oradakinin oyun oldugu hissine kapilmadim..
- Bateriyi calan kisinin oyuncu oldugunu, davulcu olmadigini kesinlikle biliyorum – ve evet gercekten o caliyordu.. Demek ki o da sizofren – Lars gibi caldi!
- Lilly cakmakla kolunu yaktiginda tüylerim dimdik oldu.. “Aabi mazo musun nesin.. Töööbe töööbe..”
- Bir ara Bennet’e o kadar gicik kaptim ki William vurmasa sanirim ben sahneye cikip vuracaktim…
- William hepsini vurdugunda gözlerim doldu. “Ne halt ettim lan ben!” diye kendime kizdim…
- “Oysa o da aynen benim gibi sadece normal bir hayat istiyordu… “
- Bence oyundaki siddetin ergenlikle alakasi yok, ya da Türk milleti ergen ölüyor…
- Allah’a sükür oyun oldugunu disariya cikip bir sigara yaktigimda idrak ettim..
- “Kardesim sizin ne hakkiniz var böyle benim gibi saf vatandaslari travmatize etmeye..”
Sevgili Bascat okuru, titre ve kendine gel,
Bak memlekette sanat da yapilmakta halen! Bunlar gibiler de olmasa bu memlekette sanatin filan esamesi okunmayacak… Bütün heykeller kaldirim tasi olacak!
Gidip bu oyunlari seyret, destek ol!
(“Gerci salon full doluydu, yoksa ben mi seyretmemisim bi tek?!
Her neyse… Bu konuyu desmeyelim…”)
Bi dahaki oyununuz ne zaman?
Bilgiyi bloguma birileri yorum olarak biraksin lütfen…
Merci… 🙂
Yilbasini Kuzey Kibris’da gecirmeye aile büyüklerimiz karar verdiginde, bize de sadece buna uymak kaldi…
Daha önce gitmeyi isteyip de bir türlü gidemedigim bir yerdi..
Genellikle kumari ile taninir…
Bunlar genel bilgiler… Simdi bir de benden dinleyin ve bir Kibris gezisinden nasil keyif alinir, ögrenin…
In the middle of nowhere, hersey serbest!
- Kibris bilindigi gibi dünyanin önemli hic bir ülkesince resmen taninmiyor…
- Bence Kibris’lilar da bunun nimetlerinden sonuna kadar faydalaniyorlar.
- Havaalani, carsi, nereye giderseniz gidin dünyanin en pahali markalarinin cakmalarini hem de gayet iyi bir kalitede sudan ucuza alabiliyorsunuz.
- Kopya DVD, oyun, ne isterseniz var. Hem de Istanbul’dan cok daha ucuza..
- Kimse birsey diyemiyor.. Nasil desinler, davalik olabilecekleri bir devlet yok ki ortada.. 🙂
Kibris’da tarih de var, kültür de..
- Bir firsatini bulup Girne’deki Eski Liman , Girne Kalesi’ni filan gezmelisiniz.
- Yine Girne’nin tepesindeki Bellapais Manastırı’na da ugrayin.. Ulasim icin taksi kullanin.. Cok hesapli… Manzara ise benzersiz!
- Firsatini bulursaniz günlük turlara da katilabilirsiniz.. Her otelde acenteler var…
Eglence hayati, yeme-icme ve diger seyler…
- Kibris’lilar eglencelerine bayagi düskünler..
- Yilbasina Niazi’s kebapcisinda girdik.. Yemekler oldukca iyi idi.. Fiyatlar da uygun – Istanbul’dan daha düsük!
- Sokakta kimse size satasmiyor. Zaten sorduk ne hirsizlik oluyormus ne de terör varmis..
- Sokakta dinci gerici tiplemelere rastlamaniz neredeyse imkansiz! Herkes son derece modern… Ne giyimine, ne yemene-icmene karisan var!
- Üstelik herkes Türkce konusuyor! Yani modern bir Türkiye’de yasiyormus hissine kapiliyorsunuz…
- Havasi da sicak.. Ohhh, bildiginiz cennet yani, kemiklerimiz isindi günesin altinda! 🙂
- Gece cikmak isterseniz belli mekanlar var…
- Tango to Buddha cakma Reina gibi… Beni yilbasi gecesi saat 3’de kot-tisörtle ve zilzurna ucar vaziyette sokmadiklari icin oradan nefret ettim. Neymis, rezervasyonumuz yokmus! Hastirin ordan, “beslemeler”! 🙂 (Sehir ayisiyim, Kasimpasa dayisiyimmm!)
Kibris’dan dönerken yaninizda getirmeniz gerekenler:
- Cakma LV cüzdan, samsonite bavul
- Tüm akrabalara yetecek kadar hellim peyniri
- Kurukahveci’ye rakip Con Kahvesi
- Sudan ucuz Duty Free icki ve sigaralari..
- Haa, bir de ceviz macunu (recele macun diyorlar..) 🙂
Kumar ve ünlüler olayina da deginelim…
- Kibris elbette kumarhaneleriyle meshur. Gidenlerin cogu oynamaya gidiyor… Önemlice bir kismi da ünlülerimiz.. Sonra kumar borcu yapip bedava showlarla borc ödüyorlar casinolara.. (Misal: Serdar Ortac – Cratos iliskisi) 🙂
- Eger kumarhaneye eglenmek icin gidecekseniz size önerim, bir makinenin basina oturup azar azar oynayip bir yandan da limitsiz yiyip icip sigara otlanmanizdir. 🙂
- Cünkü oynayanlara bunlarin hepsi bedava.. 20 TL’ye 5 tane votka elma bir paket de sigara icebiliyorsaniz, kar ettiniz demektir. 🙂
- Hele de kankanizla yan yana makinalarda oynuyorsaniz cok eglenceli oluyor.. 🙂
- Ama her kumarhane ayni degil, onlar da sinif sinif..
- Mesela en pahalisi Cratos sanirim.. Pahali derken, bir oyunu baslatmak icin gerekli minimum para kriter aliniyor.. Daha yeni acildi.. Hatta Tarkan konser verdi.. Ben sevmedim Cratos’u, garip bir mimarisi var. Sanirim sark-garp karisimi yapacagiz derken, ortaya ashure mimarisi cikmis… 🙂
- Rocks gibi daha orta sinif olanlari da var. Bunlar Dome üstü ve Cratos alti kategoriler… Biz gittigimizde Fatih Ürek poker masasinda oynuyordu Rocks’da..
- Ama bence en komigi Dome Casino idi. Bildiginiz batakhane.. 🙂 Tam 60’lar Yesilcam kumarhanesi havasinda.. Dumandan göz gözü görmüyor.. Kavga filan cikiyor.. Ama benim ruhuma en cok orasi hitab etti… Üstelik de yukarida bahsettigim 20 TL hesabini en iyi orada uygulayabiliyorsunuz.. Tavsiye ederim, bir deneyin.. 🙂
- Kesinlikle ama kesinlikle kumarda para kazanacaginizin hayalini kurmayin! Cok fena bozulursunuz.. 🙂
- Las Vegas’dan sonra Kibris’da da Seda Sayan‘la yollarimiz kesismedi maalesef… Bizimki yerine onun ucagina bomba koydular yanlislikla sanirim.. 🙂
- Havalanina indigimizde, Tarkan da Cratos’un limuzininde oturuyordu.. Annemin limuzinin camina burnunu dayayip “Ayy yaziik, kara kuru biseymis!” demesini asla unutmayacagim.. Kesin Tarkan kendisini limuzinin icinde akvaryum baligi misali hissetmis olmali. Pardon canim! 🙂
Londra’nin sokaklarini teker teker dolasmak gecen Aralik ayinda kismet oldu..
Hava buz gibiydi ve tam 5 günüm vardi..
Alin size “Sepetificated” Londra gezi tüyolari…
Ulasimi dert etmeyin
- Ilk is kendinize bir Oyster Card bir de metro plani alin. Bu dokunmatik kart sayesinde Londra’nin metrosu “The Tube” sizin en yakin arkadasiniz olacak. Yeterince para doldurun ki sizi yari yolda birakmasin. Taksiye filan binmeyin – Tube tüm sehri kapsiyor ve kullanimi cocuk oyuncagi.. Bazen oldukca dolu olsa da..
- Tube’daki tipleri (özellikle merkezindeki hatlari kullananlari) iyice inceleyin. Eger trendy giyim kusam gibi bir merakiniz varsa, onlarin giydiklerini almaniz tamamiyle yeterli. Insanlar moda dergilerinden cikmis gibiler..
Londra’da alisverisin tadi bir baska
- Laf giyim kusamdan acilmisken: Alisveris icin Oxford Street’deki pahali magazalara paraniz yetmiyorsa, atlayin Camden’a gidin.. Hem nispeten ucuz – hem de cok siradisi butikler var. Benim favorim Cyberdog. Alisveris etmeseniz bile mutlaka Cyberdog‘a girip bir bakinin – dikkat foto cektirmiyorlar! 🙂
- Camden’a gitmisken Cuba Bar’a girip yiyin-icin.. Cok keyifli… (Adi Havana da olabilir, ama pazarin tam göbeginde – mutlaka görürsünüz.)
- Camden’daki CD saticilarindan en yasak partilerin tüyolarini alip kiciniz yiyorsa gidip bagimlilik sinirlarinizi zorlayin! (Benim yemedi, ben etmedim, ama siz mutlaka edin!)
Mutlaka puba gidin
- Londra’ya gidip da bir pub gecesi yapmamak olmaz.. Sokakta sarhosun teki üzerinize düserse, muhtemelen sizden bi sigara istiyordur.. Killik etmeyin ve verin! 🙂
- Pub cikisi yollarda serili yatan sarhos hatunlarin üzerine basmamaya dikkat edin.. 🙂
Illa ki turist takilin
- Sehrin Tower Bridge, Buckingham Palace, Picadilly Circus, Trafalgar Square, Covent Garden, Notting Hill gibi belli basli yerlerini yürüyerek gezin.. Hem bacaklariniz biraz acilmis olur. Ama o gün alisveris yapmayin – sadece gözlemleyin… Müze filan gezmek icin 5 gün yetmez.. En iyisi müze gezmeyin!
- Notting Hill’de artist aramayin, sadece pazarcilar var! Bisey almayin – Ortaköy’den alin – kendi insaniniza yatirim yapin! 🙂
- Her sey bir yana, kendinize güveniyorsaniz The Monument’in tepesine cikip – “Evet, vatandas ahan buraya harbiden cikmistir!” ibareli sertifikanizi alin! 🙂
Yeni lezzetler kesfetmekten cekinmeyin
- Mutlaka ama mutlaka yumurtali, baconli, fasulyeli, mantarli, sosisli bir ingiliz kahvaltisi edin. Eger nefret etmezseniz, hayatiniza yeni bir anlam kazandirmis olacaksiniz… 🙂
- Laf yemekten acilmisken, mutlaka Salt & Vinegar (tuzlu sirkeli) cipsleri deneyin… Mhhhhh… 🙂
Sepet’in küfelik oldugu mekana mutlaka ugrayin: Mahiki
- En tiki kiyafetlerinizi cekip bir gece Mahiki‘ye gidin.. (Saat 22.00-22.30 gibi giderseniz girersiniz! Ve hatta 22’den evvel giris bedavaymis!)
- Mahiki‘de Zombi icin…
- Mahiki‘de Pina Colada icin…
- Mahiki‘de Prens William klonlariyla kadeh tokusturup, calan harika müzik esliginde dans edin… Cok eglenceliler… 🙂
- Mahiki‘de paraniz yeterse Mahiki Treasure Chest ismarlayin (biz barmenden otlanmayi tercih ettik!) ve zaman kavramini komple yitirin! Küfelik olmanin dayanilmaz hafifligini yasayin! 🙂
- Besinci günün sonunda Londra’yi kesfetmeye 5 günün yetmedigini anladiginizda, bir sonraki Londra seyahati icin simdiden plan yapmaya baslayin!
- Iyi eglenceler… 🙂