BascatLes temps sont mauvais, attention à vos fesses sepsepet

0 Imdat! Bana gelecek vizyonu verecek bir mucize bekliyorum…

sepsepet to Message in a bottle @ 20:49  

Son zamanlarda tamamiyla kafayi yedim sanirim..

Sürekli is arama sitelerini dolasiyorum ve acikcasi tam olarak da ne aradigimi bilmiyorum..

Aslinda biliyorum..

Köklü bir degisiklik ariyorum.. Öyle bir degisiklik olmali ki, beni yeniden dogursun.. Yine 18-20 yasima geri döneyim.. Dünyayi sirtimda tasiyabilecegimden emin oldugum o yaslara hani…

Bi de mümkünse bayagi iyi bir geliri olsun.. Yani öyle sefahat düskünü oldugumdan filan degil… Canim cektiginde dostlarimla bulusabilmek icin.. Ve bulustugumda da mümkünse güzel bir mekanda üc-bes kurus hesabi yapmadan eglenebilmek icin..

Aslinda aklima bin türlü is alani geliyor.. Ama bunlari buraya yazarsam “kendisinden bu blogda bahsetmemi bana yasaklayan o canimin ici” beni fena halde haslayabilir… O yüzden yazmiyorum..

“Kendisinden bu blogda bahsetmemi bana yasaklayan o canimin ici” ile gecenlerde ilginc bir konusmam oldu bu arada.. Ona göre benim bu arayislarim bir nevi delilikmis.. (Özet geciyorum, tam bu kelimeleri kullanmadi sanirim…)

Yani piyasada istenen uzmanlikmis da, ben de artik bir uzmanmisim da, artik meslek degistirmek mi olurmus da, da, da, daaaa…

Beynim ona hak veriyor.. Ama her sabah ise gittigimde midem agzima geliyor ve kusmak istiyorum.. Kalbim ondan farkli fikirde yani.. Zaten bu kalbi söküp attigimda sorunlarim da beni terkedecek… Biliyorum..

Sabahlari iste yasadigim ögürme hissinin nedeni, isimden nefret etmem degil aslinda.. Sanirim dünyaya o kadar yabancilastim ki artik, acisini isimden cikariyorum..

Aslina bakarsaniz, cok az insan sevdigi meslekten kazaniyor parasini.. Orasi bir gercek..

Ama hic olmazsa aksam eve geldiginde isini siktir edebilecegi bir sosyal ortami oluyor… Eger workaholic degilse tabii…

Ben ise sevebilecegim bir iste calisiyorum ama cevremde sevdiklerim (“zoraki kader ortagim olan o tek kisi” haric!) yok.. Onlar cooooookk uzaktalar.. Zavalli “zoraki kader ortagim olan o tek kisi” ise benimle birlikte bunaliyor…

Hem alkolik, hem bagimli olma yolunda kocaman adimlarla kosuyorum.. Cünkü artik geceleri gözüme baska türlü uyku girmemeye basladi… Kafam iyi olunca gerceklikle olan bagim kopuyor, rahatliyorum, uyuyorum… Tam bir kisir döngü, anlayacaginiz..

Ama neyse ki dün bi belgeselde seyrettiklerim beni rahatlatti.

Arastirmalarda “sosyal kuraklik” durumunun Alzheimer’e neden oldugu ortaya cikmis… (Ki ben gercekten de sosyal bir cölde yasiyorum yilin yaklasik 10 ayi, sevgili okurlarim…)

Yani görünen o ki, bayagi az kaldi beynimin formatlanmasina…

Iste ben de, belki o zaman degisik bir boyutta yeniden dogarim diye umutlaniyorum..

Kisacasi üc ihtimalli bir cözüm planim var:

a) Kalbini sök at, ruhsuz gavur ol!

b) Beynini sök at, ici bos kabuk ol!

c) Blog yaz, belki bulutlarin arasindan bir mucize beni duyar da, kalbimi ve beynimi kurtarir…

Beynimi formatlayinca sorunlarim bitecek mi acaba?

Beynimi formatlayinca sorunlarim bitecek mi acaba?

Click here for English......

Leave a comment

*