Son zamanlarda evime bir canlilik geldi.. Isten cikiyoruz, bana gidip mangal yapiyoruz, aksam birileri arayip gelecegini haber veriyor.. Falan filan. Sosyallesiyor muyum ne?!
Degismeyen tek sey var, eve kimler gelirse gelsin ben sürekli balkonumdan manzara seyretmekle mesgulum… Elimde sigaram… Öyle uzaga bakip dalip gidiyorum.. Sanirim ben artik yaslaniyorum…
Bu endisemden olsa gerek, her daim spontane hareketler yapiyorum.. Mesela gecen hafta sonu Berlin’e kactim.. Inanilmaz keyifliydi.. Orada artik yeni bir arkadasim var.. Sanirim ileriki aylarda sikca gidecegim Berlin’e.. Güzel bir gelisme oldu benim acimdan..
Bu son gidisimde iste yeni yerler kesfettim Berlin’de.. Özellikle bir yerden bahsetmek istiyorum.. Burayi Cumartesi gecesi kesfettik üc arkadas.. Adi Absinth Bar. Prenzlauer Berg’de…
Bu arada Prenzlauer Berg’in cok ilginc bir özelligi varmis.. Ben de yeni ögrendim.. Almanya’nin dogum orani en yüksek yeri imis.. Bizim Istanbul’un gecekondu mahelleleri gibi, her yer velet kayniyor.. Sakinlerinin cogu alt gelir grubuna mensup issiz, gücsüz, sanatci filan takimi.. Hayatlarinin temel amaci dünya populasyonuna sayisal katkida bulunmak sanirim.. 🙂
Neyse dönelim bizim Absinth Bar’a.. Schönhauser Allee’de bulunan sade bir mekan. Özelligi sadece Absinth satiyor olmasi.. Yani illa da icmeyecegim derseniz bira da var.. Ama oraya gidip “Yesil Peri” icmeniz mutlaka gerekiyor. Almancasi “Grüne Fee”…
Bilenler bilir… Bu Absinth denilen icecek aslinda bir Isvicre icadi… 18.yy’da Neuchâtel’de Dr. Pierre Ordinaire tarafindan kesfedilmis. Sonra patenti el degistirmis.. Uzunca bir süre Fransiz ordusu tarafindan ilac olarak kullanilmis sitmaya karsi.. Sonra da alkollü icecek olarak yayginlik kazanmis. Icindeki Thujon maddesinin bagimlilik yaptigi iddia edilmis ve 1905’den itibaren bircok Avrupa ülkesinde yasaklanmis..
1998’de üretimine yine izin verilince bu efsanevi icecek yine yayginlasmaya basladi..
Görüntüsü renkli likörleri andiriyor. Anasonlu bir icecek ama anasonsuzlari da var. Alkol orani %70-80’lere kadar cikabiliyor.. Kokteylleri de var artik. Ama asil icimi su sekilde:
Size bir bardakta Absinth getiriyorlar. Yaninda bir kesme seker, bir cay kasigi ve bir de shot bardaginda su oluyor. Kesme sekeri cay kasigina koyup Absinth’e batiriyorsunuz.. Sonra yine kasigi bardagin üzerine koyup Absinth’li kesme sekeri yakiyorsunuz. Seker sönünce de Absinth’e atip karistiriyorsunuz, üzerine de bu arada shot bardagindaki suyu döküyorsunuz.. Bir nevi renkli sekerli raki gibi yani.. Buna Cek usulü deniyor. Fransiz usulünde ise sekeri sulayip Absinth’e karistiriyorsunuz.
Simdi ben tabii Absinth etrafinda dönen bilumum efsaneleri bildigimden ve yakin bir dostumun Absinth sonrasi “Her tarafi su basmisti, ben de sularin arasindan yürüdüm..” bicimindeki halüsinasyonlarini defalarca dinledigimden olacak, bildiginiz tirstim..
Barmene “Bana hafif biseyler ver, ama Absinth’li olsun.” dedim. Adam tuttu bana Absinth’li bir cesit energy-drink verdi.. Anlayacaginiz ben Absinth gazozu icmeye basladim..
Bizim diger iki kafadar ellerine aldilar icecek menüsünü, “Sunu da alalim, bunu da deneyelim..” moduna girdiler. Ben de aklim sira onlara sahip cikacagim ya, gazozuma takiliyorum.. Derken onlarin icecekleri geldi.. Habire bana da denettiriyorlar tabii..
Bir süre sonra bende bir endise olustu: “Ulan simdi bunlar bi dünya olacak, ben de ayik kafa moda giremeyecegim..” Barmene her Absinth gazozunun yaninda bir de meshur Alman likörü Jägermeister ismarlamaya basladim. Bi gazoz, bir Jägermeister, bir de tadimlik yudum Absinth gidiyorum yani…
Bir süre sonra bana bir haller oldu.. Sanirim sahip cikmaya calistiklarim beni yataga zor atmislar..
Iddialara göre gecenin bir vakti uyanip “Iyi ki sarhos olmadim, yoksa size kim sahip cikacakti..” diye sacmalamisim bi de…
Yani yasakladiklari kadar varmis anlayacaginiz yesil Absinth perileri, beni kötü carptilar.. 🙂