BascatLes temps sont mauvais, attention à vos fesses sepsepet

0 Ehven-i kiro cennetinde yeni bir hayat kurmak…

sepsepet to Message in a bottle,Sepet @ 14:19 — Tags:  

Simdi bir süredir sevgilimle ciddi bir tartismaya girdik, Avrupa mi, Türkiye mi, yoksam Amerika mi daha yasanilabilir bir yer mi diye..

Sebebi de beraber gelecek planlari yapmakta olmamiz.. Yani ayrilik olunca bulusmak gerci cok hos oluyor, ama yine de yillar gectikce insan bu belirsizlik ortamindan bikiyor. Özellikle de benim canima tak etmis durumda.

Ancak ikimizin de ortak bir sorunu var. Beraber yasamayi istemesine istiyoruz ama, nerede yasamak gerektigine bir türlü karar veremiyoruz..

Bir yandan hem bende, hem de onda bir Istanbul aski var. Ama gercekci olmak gerekirse özelde Istanbul (genelde Türkiye) aslinda bizimle alakasiz bir ülke..

Yani dar bir cevrede hareket ediyoruz. Cevremizde toplasaniz bikacyüz kisi var, bunlarla takilip Istanbul’un bizim gibi oldugu yanilgisini hep beraber yasiyoruz. Sanirim buna “toplu halüsinasyon” deniyor.. 🙂

En basitinden sokaga cikiyorsun secim zamani, taksiye biniyorsun, taksiciye “sola dön” diyorsun, herif “Aman haaa, sakin sola oy verme kardesim” filan diyor, dumura ugruyorsun. (Bu olayi gercekten aynen böyle yasadim!) Ayri dünyalarda yasiyoruz yani… Maalesef bizim gibi “chosen 10.000” kisinin disindaki herkes böyle…

Cok mu elitistim? Evet öyleyim ve geriye kalanlarin hepsi kiro! Mümkünse onlari camin arkasindan izleyeyim ve benimle fazla muhattab olmasinlar!

Gercek bu ve bu gercegi degistirecek kadar yeni cocuk getirmiyor o 10.000 kisi dünyaya. Belli ki bir süre sonra neslimiz tükenecek ve Istanbul farkli bir popülasyonun elinde farkli bir seye bürünecek…

Bu aci gercekten hareketle gözümüzü Avrupa’ya cevirdik ve orada alternatifler ariyoruz sevgilimle… Lakin nereye baksak bizi tatmin etmiyor.

Bir kere sevgilimle konustugumuz yabanci lisanlar örtüsmüyor. Ingilizce haric.. Ama Ingiltere veya Amerika bana sempatik gelmiyor. (Anglo sakson zihniyet bana cok suni geliyor, taniyabildigim kadariyla…) Dolayisiyla ikimizden birisi yeni bir lisan ögrenmek zorunda. Hadi bence bu büyük bir sorun degil. Üc tane bilen dördüncüyü de ögrenir…

Asil sorun hangi Avrupa sehrinin bize Istanbul’u yasatabilecegi… Cünkü her ne kadar Istanbul’un kiro yüzünden nefret etsek de, sonuc itibariyle Avrupali da inanilmaz kiro geliyor bize… Bunu anlatabilmek cok zor.. Yani espri anlayisimiz uyusmuyor, dünyaya bakislar farkli, dostluk kriterleri apayri, degerler cok maddi..

Yani böyle duygusal düzlemde bir ortaklik yok Avrupali ile..

Ne kadar aci, degil mi? O kadar calis didin kariyer yap… Sonra da kendini dünyada bir uzayli gibi hisset…

Berlin calling!

Berlin calling!

Ama sonunda sanirim Berlin’de karar kilacak gibiyiz…

Avrupa’nin en marjinal ve en turkish oryantal sehri oldugu icin…

Sokaklarinda Almanca’dan cok, baska lisanlar konusuldugu icin…

Ve barlarinda istedigimiz gibi sigara icebildigimiz icin..

Berlin calling… Bekle geliyoruzzz!!!

Click here for English......

Leave a comment

*