BascatLes temps sont mauvais, attention à vos fesses sepsepet

0 RIP Buddha

sepsepet to Sepet @ 14:19  
Acilen kilo vermeliyim!

Acilen kilo vermeliyim!

Click here for English......

0 Asimbonanga (ve Apple)

sepsepet to Message in a bottle @ 11:39  

Bu sayfayi görünce Apple’a bir defa daha sempati duydum…
Bu arada com.tr sayfasinda cikmasi da hos olmus…

Mandela RIP

Mandela RIP

Click here for English......

0 #direnAyol ya da “Miyav ki ibneyiz ayol!” :)

sepsepet to Sepet @ 22:57  

Evet, biz Bodrum sahillerinde popomuzu büyütürken 30Haziran 2013 günü Istiklal’i boydan boya gökkusagi renklerine boyayan herkese ithafimizdir:

Miyav ki ibneyiz ayol!

Miyav ki ibneyiz ayol!

I love you all canim!

Click here for English......

0 Merkel – you are my hero… :)

sepsepet to Sepet @ 15:20  

Almanlarin sansölyesi Angela Merkel biliyorsunuz 2012’nin en güclü ikinci insani secildi Forbes tarafinden.. Dolayisiyla da dünyanin en güclü kadini secilmis oldu ayni zamanda…
Merkel’in mesela Thatcher’den farki nedir diye soracak olursaniz bunun cevabi cok basit..
Thatcher soguk savas döneminin gerektiginde Falkland’a cikarma yapan, gerektiginde isci düsmani söylevler atan, Irlanda’yi siddetle yola getirmeye kararli, Amerikan yalakasi politikacisiydi…
Reagan’la beraber 80’lerin mükemmel evil-duosunu olusturmuslardi… Kadere bak ki bu duonun her iki elemani da hayatlarinin son 15-20 senesini isimlerini bile hatirlayamadan gecirip öldüler..
Bir büyügümün de dedigi gibi “Cennet de cehennem de bu dünyada!”
Merkel ise son derece sakin tavirlari, fizik profesörlügünde kendini ispat eden üstün mantiksal gücü ve asla paparazzilere konu olamayacak kadar monoton mütevazi özel hayati ile Thatcher’in pozitif bir alternatifi adeta…
Üstelik de sevilen, saygi duyulan ve kimsenin kuyruguna takilmadan kendi yolunda gitmesini bilen güclü bir kisilik…
Ben ise burada Merkel’in pratik zekasinin mükemmel bir ifadesi olan gündelik is kiyafeti secimine dikkat cekmek istiyorum..
Is hayatinda olanlariniz pek iyi bilirler… Kadinlarin erkeklere özendikleri bir husus varsa, o da erkeklerin kiyafet secimlerindeki kolayliktir…
Giy takim elbise ve gömlegi, tak bir uygun kravat, ayagina da uygun bir ayakkabi – olay bitmistir..
Oysa kadinlarda öyle mi..
“Bu sabah ne giysem, aksama ne giysem, dügüne ne giysem, toplantiya ne giysem, kokteyle ne giysem, kisin ne giysem, baharda ne giysem,…” derken dolaplar esya almaz olur…
Bu noktada Angela Merkel kadinlara dogru yolu kendi kiyafet secimleri ile göstermesini biliyor…
Iste karsinizda Angie ve pantone renk paleti kalitesindeki ceket secimleri.. 🙂
Sagolasin Merkel – calisan kariyer odakli kadinlara kiyafet secimlerinle ilham kaynagi oldugun icin…

Merkel'in Pantone renk skalasi ceketleri

Merkel'in Pantone renk skalasi ceketleri

Click here for English......

0 #ThyGreviYasaklansin

sepsepet to Message in a bottle @ 15:19  

Arkadas ben bu isten bi halt anlamadim!!!

Sen kimsin de benim tatilimi hice sayarak, dünya kadar para akittigim o biletimi sacma sapan grevinle sabote edersin?!

Allah sizi de gurbetci yapar innnsaallllllaaaaahhhh!!!! Bi daha memleketinize dönemezsiniz innsaalllllaahhhh!!!

Havaalanina gidip o gün ucagimin Istanbul’a kalkmamasina neden olan bütün götleri taciz edecegim!

Buyrun size bi countdown – kendinizi psikolojik olarak taciz ve agresyonuma hazirlamaniz icin!

 

Click here for English......

Gecen haftalar yine yollarda gecti.. Önce papalik seciminin hemen ertesinde bir Roma yaptim, bilahare de Istanbul’a ugradim…

Roma’ya ilk gidisim degil bu.. Yaklasik bir on sene evvel de Roma’yi görme firsatim olmustu.. Ama o zamanlar culsuz dönemlerim – sehir disinda bir kampingde cadirimi kurmus, her Allahin günü Roma’ya trenle giderek sehri tabanvayla tepmistim.. 🙂

Gel zaman git zaman palazlandik tabii.. Ve bu sefer Pantheon’un hemen dibinde kazik ve kazik oldugu kadar da gürültülü bir otelde kaldim.. Üstelik de bu sefer iki degil bes gün..

Simdi her gezi yazimda yazdigim üzere yine belirtmeden gecemeyecegim: Roma’nin gezilecek görülecek yerlerinin listesini vermeye acikcasi üseniyorum.. Böyle bir listeye ihtiyaci olan sevgili okurlarima tavsiyem “Ask Google” yapmalaridir..

Benim vermek istedigim bazi tüyolar var sadece, kendimi onlarla sinirlayacagim.. 🙂

1. Yeme – icme durumlari…

Özelde Roma, genelde Italya’da yemek deyince aklima üc sey geliyor:

Pizza, pasta ve Roma dondurmasi…

Benden söylemesi: Roma’da pizza ismarlayinca sakin bol malzemeli Amerikan tarzi bir pizza beklemeyin.. Adamlarin pizzadan anladigi sey , ince hamurlu, bol domates soslu, malzemeleri pizzanin ortasinda toplanmis bisey.. Not: Begenmedim – gec. 10 üzerinden 2 – o da domates sosu icin..

Pasta, yani makarna deyince size önerim mutlaka ev usulü (homemade) pastalara yogunlasmaniz.. Inanilmaz güzel pasta yapiyorlar.. Enginarli ve midyeli olanlari bilhassa tavsiye ederim. Ancak önceden arastirip gidin ve mutlaka rezervasyon yaptirin..

Pantheon cevresinde bir-iki tane mekan var.. Trip Advisor tutkunu degilim ama, bu durumda Trip Advisor puani yüksek olanlarin makarnasi da güzeldi.. Ona bakin yani.. Not: 10 üzerinden 10.

Dondurma: Roma dondurmasi gercekten mükemmel.. Ancak sakin arabali dondurmacilardan almayin.. Bir dondurmaci dükkanina girip oradan alin. Tadina doyulmuyor. Not: 10 üzerinden 10..

Italyan saraplarina deginmeden gecemeyecegim.. Adamlar gercekten de mükemmel saraplar üretiyorlar.. Sofra saraplari bile gayet kaliteli.. Litreyle icin, ama yaninda bol bol da su icin – fena carpabiliyor..

Biralari hem yaramaz, hem de asiri pahali.. Publara filan takilmayin.. Zaten Istanbul’a yaklasamiyorlar bile o konuda..

Sadece sarap icin bence.. 🙂

Roma'da ev usulü pasta yemeden dönmeyin sakin!

Roma'da ev usulü pasta yemeden dönmeyin sakin!

2. Gezme – görme durumlari..

Kendinize hem bir Roma el kitabi alin, hem de cebinize bir Offline Roma App’i yükleyin.. Yol bulmada cok yardimci olan bisey.. Görebildiginiz kadar cok sütun görün.. 🙂 Özellikle yeni acilan Trajan Market Müzesi’ni tavsiye ederim bu arada..

Mutlaka Roma Pass alin.. Bu belgeyle iki müzeye bedava girebiliyor ve üc gün bedava toplu ulasimla seyahat edebiliyorsunuz.. Bence Colloseum-Forum Romanum-Palatin’e ilk girisinizi, Galleria Borghese icin de ikinci girisinizi harcayin..

Roma Pass Vatikan’da gecmiyor bu arada, bilginize.. Ask cesmesine attiginiz bozuk paranin askla bi alakasi da yok bu arada, sadece Roma’ya bi daha gelmenizi sagliyormus, bilesiniz…

3-5 günlügüne Roma’ya gidiyorsaniz,sakin “Pompei’yi de görelim, Floransa’ya da ugrayalim..” tarzi bir hayale kapilmayin.. Zamaniniz yetmeyecegi gibi, üc gün gezdikten sonra haliniz de kalmayacak…

Galleria Borghese parkinda ya Segway ya da Golf arabasi kiralayip turlayin.. Cok zevkli.. 🙂

Aksam mutlaka Pantheon’un önüne yayilip manzaranin keyfini cikarin…

Forum Romanum ve cevresi icin en az bir gün ayirin...

Forum Romanum ve cevresi icin en az bir gün ayirin...

3. Roma’lilar…

Roma insani olayi cözmüs.. Turizmin kiymetinin cok bilincinde.. Herkese istediginizi sorabilirsiniz.. Ingilizce konusamasa da bir sekilde anlayip size illa yardimci oluyorlar..

Aman dikkat: Sakin Türkce dahil üc-bes lisanda menüsü olan (mesela Piazza Barberini cevresindeki) turistik lokantalara girmeyin.. Kaziklaniyorsunuz..

Ve Istanbul.. Canim benim…

Istanbul’u cok seviyorum.. Ve Avrupa’yi gezdikce aslinda Istanbul’un ne kadar zengin bir sehir oldugunu tekrar tekrar görüyorum..

Yalniz bu gidisimde travmatik bir Raki-Balik macerasi yasadim, mutlaka burada yazmam gerekiyor:

Sözkonusu mekanin adi Besiktas Balik Pazari’ndaki Turgut Vidinli Balik lokantasi..

Hayatimda bu kadar pis ve kaotik bir yer daha görmedim.. Akliniz varsa gitmezsiniz…

Hala düsündükce midem kalkiyor.. Belki sahibi okur da, mekanini bir hale-yola sokar…

Click here for English......

Bar25’i acikcasi daha evvel duymamistim defalarca Berlin’e gitmis olmama ragmen..

Berghain, Kiki Blofeld filan tamam da bu Bar25 ne ola ki dedim…

E zaten belgeselin nedeni de bu degil midir? Bilmedigini bildirmek, duymadigini duyurmak icin cekilir..

Velhasil kelam Cumhuriyet Meyhanesi’nde alelacele bir raki-meze masasi faslindan sonra kosa kosa Beyoglu protestocularinin “naaa-naa-naaa-ca-gizzz” sloganlarini yararak ve cevik kuvvet ekiplerini gecer gecmez hemen sola saparak girdik Beyoglu Fitas’a, aldik biletlerimizi ve basladik !f Istanbul Festivali cercevesinde gösterilen Bar25 filmini seyretmeye…

Bar25 aslinda birkac bohemin yasamlarinin yedi senelik kesiti… Önce bir arazi kiralayip kendilerine bir kömün kuruyorlar…

Sonra da bu komünü halka acip hardcore bir parti mekani yaratiyorlar..

Gelirlerinin sanirim önemlice bir bölümü de Bar25’in icerigini zenginlestirmeye gidiyor…

En sonunda da filmdeki iddialara göre kapitalizmin arazi rantciligi sonucu, arka siramizda oturup bizimle beraber filmi seyreden ve Bar25’i bilip takilan Berlin’li lezbiyenlere göre de asiri uyusturucu kullanimindan kaynakli polis baskinlari neticesi 2010’da bomba bir kapanis partisi sonrasi kapatiliyor..

Simdi yerinda o2 Arena duruyor sanirim…

Filmden sonra sanirim en cok tam takim orada bulunan Bar25 ekibi kendini alkisladi… Istanbul seyircisi de kendi kendilerini alkislayan Bar25’cileri alkisladi tabii… 🙂

Gösterim sonrasi bir soru cevap fasli olacakti ama soru soran kimse olmadigi icin bu fasil hizli gecildi.. Sorulan tek soruyu da kimse anlamadi zaten..

Film 9’u az gece bittigi ve daha partilemek icin biraz erken oldugu icin birkac arkadas bulusup en sevdigimiz kebapcimizda hizli bir raki-kebap masasi donattik..

Saat gece 12’yi gösterirken de bastik gittik G-mall’a..

Sevgili Savas Özbey gerci Hürriyet’teki yazisindaBar25’in salaş ortamı G-Mall gibi steril bir binada ne kadar gerçekçi duracak?” diye sormus..

Ama canim gelebilseydin keske, sen de görecektin ki parti kafasinin nesnelerle degil sadece iki seyle alakasi vardir: DJ’in kalitesi ve de hitap ettigi kitlenin o müzigi seviyor olmasi ile…

Bu ikisi olduktan sonra ister orman kulübesinde ister Beyaz Saray’da yap o partiyi hic farketmez.. 🙂

Nitekim Bar25’in DJ’leri gercekten de mükemmel caldilar.. Uzuuuuuuun zamandir bir partide bu kadar costugumu hatirlamiyorum… Dirty Doering’i gercekten dinlemenizi öneririm!

Bar25 Istanbul 2013

Bar25 Istanbul 2013

Ve Kiki Blofeld’i de görmüs birisi olarak diyebirim ki: Bar25 kafasi dün gece G-mall’da neredeyse yasandi..

Neredeyse diyorum cünkü berbat Efes ve Bomonti birasi asla Alman birasinin yerini tutamiyor tabii ki… 🙂

Ve hatta o kadar kesmedi ki parti – oradan cikip Mini Müzikhol’deki After-Parti’ye de girmeye calistik, ama maalesef asiri dolu oldugu ve yanimdaki süper zeki arkadaslar icerdeki adamimizin cebini kaybettikleri icin giremedik…

!f Istanbul arada bir gercekten böyle bana cok hitap eden bombalar patlatiyor.

Paul Kalkbrenner Partisi ve öncesinde gösterilen Berlin Calling filmi de birkac sene evvelki bir bombaydi, bayilmistim…

Aferin If Istanbul.. Devam! 🙂

Click here for English......

Ilk duydugumda fazla kafami yormak istemedim…

Ancak saatler gectikce Aaron Swartz üzerine düsünmekten kendimi alamadim…

Internet deyince aklima gelen bisürü sey var:

milyon dolarlara satilacak bi fikir, gözü dönmüs bi hacker örgütü, Zuckerberg, Spotify, AppleTV, HTML5, Wikileaks, Wikipedia, Istanbul’da internetin bazen günlerce kesik olmasi ve cildirmalarim, Skype, Twitter, Dizimag ve benzerleri, Smartphone, AppStore ve Aaron Swartz’la dogrudan alakasi olmayan daha bir sürü sey..

Yine de Aaron Swartz’in ölümü beni düsündürdü..

Öncelikle onu bu kadar özel kilan seylerin ne olduguna bir bakmak gerek:

Aaron 1986 dogumlu.. Ben dahil yazilim dünyasiyla icli disli bircok kisi gibi yazilima Basic ile baslamis.. Bunu yaptiginda sanirim 10 yasindan ufakmis.. 14 yasinda iken RSS standardini tanimlayip gelistiren grupta yer almis..

Aaron’un hayati bilgisayarlarla dolu, ama daha da önemlisi internet ile..

Bilgi alisverisinin gazete-kitap-tv, yani birileri tarafindan manipüle edilebilir yöntemlerle yapildigi benim jenerasyonumun aksine, o herkesin heryere istedigini yazabilecegi internet bilgi dünyasinin bir üyesi, daha da önemlisi bunun kurucularindan..

14-15 yaslarinda daha Wikipedia’nin esamesi okunmazken bunun ilk sürümünü yazmis, sonra Wikipedia kurulunca onu aktif olarak desteklemis, RSS dedigimiz haber aboneligini tasarlamis, Reddit denilen dünyanin en büyük internet platformunun kurulusuna dahil olmus, Demand Progress denilen internet sansür karsiti platformu kurmus…

Sonra JSTORE’daki 4 küsur milyon dijital belgeyi illegal olarak indirip internete koymaktan kendisine 35 yil hapis ve bir milyon dolar para cezasi istemli bir dava acilmis…

Ancak Aaron’un hackledigi JSTORE belgeleri aslinda vergi mükelleflerinin ödedigi vergilerle düzenlenmis bir dijital kütüphane ve JSTORE da bunlari o vergi mükelleflerine yine para karsiligi satan bir müessese!

Yani aslinda yapilan ahlaksizca bir ticaret… Aaron’un takintisi da buna zaten, o yüzden hacklemis… Sonra da salak (!) gibi gidip “Ben yaptim!” demis – JSTORE sikayetini geri almis… Ama savci isine devam etmis tabii…

Ben bunlari okudukca bu cocugun bir nevi dijital mesih oldugunu gördüm – eger uygun bir benzetme olursa…

Bilginin birilerinin tekelinde olmamasi icin 26 senelik kisa ömründe dogru bildigi herseyi yapmis…

Bu isten bir Zuckerberg olmamis.. Olamazmis da zaten – bildiginiz gibi Facebook’un isi de bilgi ticareti – Aaron’un en gicik oldugu sey!!!…

Ona Sosyalist diyenler de var – ama bence degil.. Cünkü dünyada sansürsüz bir sosyalizm daha yasanmamistir bildigim kadariyla…

Bilginin güc oldugunu bilen “sistem” (The Matrix) de ona yapabilecegi en büyük kötülügü yapmak üzere hazirlanmis: 35 sene hapis!

35 sene internetsiz bir cezaevi.. 35 sene bilgi akisini kesme!

Biz burada Telekom’un üc-bes günlük kesintilerinden sinir krizi gecirirken, bir de Aaron’u cezaevinde düsünebiliyor musunuz?!

Aaron Swartz dünyaya intihariyla Galileo’nun veremedigi mesaji verdi bence…

Engizisyon’a karsi Galileo, iskence görmektense fikirlerini reddetmeyi tercih etmisti.. (Antiparantez: Engizisyon karari sonrasi Galileo’nu mirildandigi söylenen “Eppur si muove.” – “Yine de dönüyor.” lafi gercegi yansitmamaktadir, bunu da belirtmis olalim…)

Aaron ise inanclarindan vazgecmektense ve olasi bir kör-sagir 35 sene gecirmektense ölmeyi tercih etti..

Tipta buna ötenazi deniyor sanirim…

Eger Aaron mahkemeye cikmis olsaydi ve fikirlerini savunabilseydi muhtemelen bir “kahraman” olarak anilacakti ve ceza alip cok aci cekecekti…

Intihari secerek bir nevi antikahraman oldu bence…

Ruhun sad olsun Aaron Swartz, keske bir on sene yaslanabilmis olsaydin…

O zaman fikirlerini farkli söylemenin binbir türlü yolu oldugunu görebilecek, dünyanin yavsak davranarak da biraz düzeltilebilecegini farkedecek ve Galileo’nun yolundan gidebilecektin…

Keske ne kahraman, ne de antikahraman olsaydin da, su internet namli bilgi paylasim devrimine yaptigin katkilara bir sekilde devam edebilseydin..

Aaron Swartz internette sansüre karsi yürürken...

Aaron Swartz internette sansüre karsi yürürken...

Click here for English......

Hürriyet’i okurken dikkatimi ceken birsey oldu: 2012’nin estetik cerrahi facialari! 🙂

Nitekim insan moruklamaya baslayinca ve yüzünün orasi burasi kirismaya baslayinca ister istemez suratinin orasini burasini cekistirerek “Söyle mi olsa, bi de böyle olsaydi?!” kafasiyla böyle sacma sapan bir moda girebiliyor..

Ilginc bir blog da buldum bu arada meraklisina önerilir: http://plasticsurgerybeforeandafter.blogspot.de

Simdi estetik cerrahi ile ekmegini kazanan ahbaplarimin da isine tas koymak istemem elbet..

Nitekim bu isi bilen var bimeyen var.. Ückagitcisi var, duayeni var…

Dolayisiyla siz siz olun Madonna olmayin:

Madonna plastic surgery gone bad!

Madonna plastic surgery gone bad!

Illa olmak istiyorsaniz Angelina Jolie olun:

Angelina Jolie plastic surgery: Wow!

Angelina Jolie plastic surgery: Wow!

Bana gelince… Pek sevdigim dostum, kankam ve de dert ortagim S. Ö.’in de yillar evvel cakirkeyif bi barda tespit ettigi gibi: “Senin yasliligin cok güzel olacak, tonton!” 🙂

Sagol canim cok öpüyorum… “Doomgünün” kutlu olsun!

 

Click here for English......
Aaabi, müdürüm 2012'den sonrasini yapmasin dedi. Dilbert takvimine geciyomusuz!

Aaabi, müdürüm 2012'den sonrasini yapmasin dedi. Dilbert takvimine geciyomusuz!

2013'de öylesine takilip en süper sonuca ulasmayi planliyorum...

2013'de öylesine takilip en süper sonuca ulasmayi planliyorum...

 Aklima gelmisken… Sirince’de takilan gerzeklere de selam ederim!!!

21 Aralik Sirince programi - ne yapacagini bilemeyenler icin... :)

21 Aralik Sirince programi - ne yapacagini bilemeyenler icin... 🙂

Click here for English......