Bar25’i acikcasi daha evvel duymamistim defalarca Berlin’e gitmis olmama ragmen..
Berghain, Kiki Blofeld filan tamam da bu Bar25 ne ola ki dedim…
E zaten belgeselin nedeni de bu degil midir? Bilmedigini bildirmek, duymadigini duyurmak icin cekilir..
Velhasil kelam Cumhuriyet Meyhanesi’nde alelacele bir raki-meze masasi faslindan sonra kosa kosa Beyoglu protestocularinin “naaa-naa-naaa-ca-gizzz” sloganlarini yararak ve cevik kuvvet ekiplerini gecer gecmez hemen sola saparak girdik Beyoglu Fitas’a, aldik biletlerimizi ve basladik !f Istanbul Festivali cercevesinde gösterilen Bar25 filmini seyretmeye…
Bar25 aslinda birkac bohemin yasamlarinin yedi senelik kesiti… Önce bir arazi kiralayip kendilerine bir kömün kuruyorlar…
Sonra da bu komünü halka acip hardcore bir parti mekani yaratiyorlar..
Gelirlerinin sanirim önemlice bir bölümü de Bar25’in icerigini zenginlestirmeye gidiyor…
En sonunda da filmdeki iddialara göre kapitalizmin arazi rantciligi sonucu, arka siramizda oturup bizimle beraber filmi seyreden ve Bar25’i bilip takilan Berlin’li lezbiyenlere göre de asiri uyusturucu kullanimindan kaynakli polis baskinlari neticesi 2010’da bomba bir kapanis partisi sonrasi kapatiliyor..
Simdi yerinda o2 Arena duruyor sanirim…
Filmden sonra sanirim en cok tam takim orada bulunan Bar25 ekibi kendini alkisladi… Istanbul seyircisi de kendi kendilerini alkislayan Bar25’cileri alkisladi tabii… 🙂
Gösterim sonrasi bir soru cevap fasli olacakti ama soru soran kimse olmadigi icin bu fasil hizli gecildi.. Sorulan tek soruyu da kimse anlamadi zaten..
Film 9’u az gece bittigi ve daha partilemek icin biraz erken oldugu icin birkac arkadas bulusup en sevdigimiz kebapcimizda hizli bir raki-kebap masasi donattik..
Saat gece 12’yi gösterirken de bastik gittik G-mall’a..
Sevgili Savas Özbey gerci Hürriyet’teki yazisinda “Bar25’in salaş ortamı G-Mall gibi steril bir binada ne kadar gerçekçi duracak?” diye sormus..
Ama canim gelebilseydin keske, sen de görecektin ki parti kafasinin nesnelerle degil sadece iki seyle alakasi vardir: DJ’in kalitesi ve de hitap ettigi kitlenin o müzigi seviyor olmasi ile…
Bu ikisi olduktan sonra ister orman kulübesinde ister Beyaz Saray’da yap o partiyi hic farketmez.. 🙂
Nitekim Bar25’in DJ’leri gercekten de mükemmel caldilar.. Uzuuuuuuun zamandir bir partide bu kadar costugumu hatirlamiyorum… Dirty Doering’i gercekten dinlemenizi öneririm!
Ve Kiki Blofeld’i de görmüs birisi olarak diyebirim ki: Bar25 kafasi dün gece G-mall’da neredeyse yasandi..
Neredeyse diyorum cünkü berbat Efes ve Bomonti birasi asla Alman birasinin yerini tutamiyor tabii ki… 🙂
Ve hatta o kadar kesmedi ki parti – oradan cikip Mini Müzikhol’deki After-Parti’ye de girmeye calistik, ama maalesef asiri dolu oldugu ve yanimdaki süper zeki arkadaslar icerdeki adamimizin cebini kaybettikleri icin giremedik…
!f Istanbul arada bir gercekten böyle bana cok hitap eden bombalar patlatiyor.
Paul Kalkbrenner Partisi ve öncesinde gösterilen Berlin Calling filmi de birkac sene evvelki bir bombaydi, bayilmistim…
Aferin If Istanbul.. Devam! 🙂