Bu yazinin hic bir amaci olmayacak..
Sadece yazacagim.. Yazamadigimi düsünenlere nispet yaparcasina yazacagim.. Okumayanlarin inadina yazacagim..
Insan niye yazar? Yazdikca yazmak istedigim icin yaziyorum ben..
Bir yandan yazdiklarim deliler gibi okunsun istiyorum.. Öte yandan kimse beni bilmesin, tanimasin istiyorum..
Anonim olarak sahneye cikmayi istiyorum..
Siyah arka plan önünde, üzerimde siyah kadife elbiselerle show yapmak ve deliler gibi alkislanmak istiyorum…
Nasil olacaksa?!
Bir dostum bana bir gün dedi ki: “Elbette okuyucun olmaz, nasil olsun, sen böyle daldan dala atladikca?”
“Sen,” dedi, “yazdiklarini sen yazdigin icin okusunlar istiyorsun.”
Dogru!
Beni, bunlari yazan ben oldugum icin okuyun!
Yani ben baskalarini yazacaksam, ne anlami kaldi yazmanin.. Insan kendini ortaya koymak icin yazar..
Insan kendini asabilmek icin, kendini bulabilmek icin yazar..
Yazmak sevismeye benziyor..
Mesela ben cok bencil bir sevgiliyim… Seksi kendim icin yasiyorum cogu zaman, karsimdaki icin degil..
Karsimdaki de bunu böyle yasadigi sürece cok pozitif bir elektrik doguyor..
Ya da en azindan ben bunu böyle hissediyorum.. Belki de sevgilimle bu tür teorik tartismalara girmeliyiz daha sikca..
Ama bende seytan tüyü var sanirim.. Bu bencilligim beni karizmatik yapiyor..
Dünyayi siklemiyormusum havasi yaratiyor.. Coolum cool.. Ne desem bir havali oluyor..
Hepsi bencilligimden..
Beni sevin lütfen.. Bana hayran olun..
Ve lütfen benim kim oldugumu deliler gibi merak edin, ama asla ögrenemeyin..
Herkes benden bahsetsin.. Ve ben bu tartismalarin dinleyicisi olayim..
Egom kabarsin, kabarsin, kabarsin… Tsunami olayim, alemi yutayim..
“Oooo-haaaaa!!!” mi diyorsunuz? Daha ne istiyorsunuz?
Alin size bi de okkali bir itiraf, yazinin finalinde:
Bu gece sevgilim bana beni sevdigini söyledi..
Cevap: “Ben de kendimi seviyorum..” 🙂