Cocuklugumdan beridir dinledigim müzik tarzinda hep oradan oraya sicramisimdir.
Bazen azili bir Mozart hayrani oldum, kimi zaman Deep Purple’da takildim kaldim. Madonna’dan Nik Kershaw’a (o da kim?! Hehe…), Sezen’den Metallica’ya, Sting’den SCSI 9’a, Caykovski’den Bulutsuzluk Özlemi’ne, Orhan Gencebay’dan Faithless’e sürekli ziplayan bir dinleme agirligim vardir…
Arkadaslarim tarafindan teknocu olarak bilinmekle beraber, yillardir degismeyen bir favorim vardir: Depeche Mode.
(UYARI: DM sevmeyen dostlarimi su anda blogumu kapatmaya davet ediyorum, son uyarimdir… 🙂 )
Kirkima basmadan yapmayi kafama koydugum bikac sey var. Hatta bunlari bi check list halinde tutup yaptikca bi arti koyarim yanina.. (Lüks ve hizli bi araba alip dikiz aynasindan diger arabalarin hizla kücülmesini izlemek, single kalip hayatimin askini bulmak, sirket kurmak, euro milyoneri olmak, vs.. Veee.. Depeche Mode konserini en ön siradan izlemek…)
(Bu arada cogunu gerceklestirmis oldugumu itiraf etmeliyim… Hehe..)
2009 6 Mayis’inda nihayet DM olayina da bir arti koyma basarisini yakaladim.. 🙂
Konseri aslinda Istanbul’da sevgilimle beraber izlemeyi planliyordum. Ancak aksilikler pesisira geldi. Önce 14 Mayis’da bi isim cikti. Isi basima saran kisiden nefret ettim. Derken sevgilim icki ve zevkin odagi bir Avrupa sehrine is icabi gitmek durumunda kaldi ve zaten gelemeyecekmis oldu, sonra da konser iptal oldu, göbek attim..
Tanrim cok sansliyim!
Ama ben tüm kötü ihtimalleri dikkate alip hesaplayaraktan Lüksemburg konserine bi bilet almistim DM’in.
Ve iyi ki de almisim, nitekim konseri en önden izledim.
Öncelikle belirtmeliyim ki, DM’in ön grubu igrencti. Yani simdi Istanbul’da cikacak olan da maalesef cikamayan grupla kiyasladigimda diyebilirim ki: Kitschkraft (Kitschcraft?!) kesinlikle cok daha iyi olabilirdi…
Sonra bizimkiler cikti sahneye. Güzel bir arka plan esliginde son albümleriyle basladilar, o an konserin en heyecani aniydi sanirim: 4 saat bekledikten sonra nihayet vuslat!
Lakin ses düzeni ayarsizdi, synthler basslarin arasinda kayboldu gitti.
Dave moruklamisti (megersem hastaymis zavallim), Martin de öylesine bir havadaydi. Arada bi lütfedip millete siritti. Zaten Andrew malumunuz arka planda takildi durdu.
Fanlar ise cigliklar atip psikopata bagladilar, seyretmesi eglenceliydi. 🙂
Velhasil konser böylece gecip gitti.
Bundan iki ay sonra “Bi daha gider misin?” diye sorsalar, derim ki “Bilemiyorum, o anki moduma bagli..”
Simdi sorsaniz –> Never again!!!
Tüm ortaklarima ithafimdir… Sizi seviyorummmmmmm… 🙂