Son günlerde gazetelerde okudugum haberlere baktikca hayata daha da cok bosveresim geliyor..
Adana ve Antalya’da kocalari tarafindan “kendi baslarina karar verdikleri icin” öldürülen ve daha simdiden isimsiz kadinlarin ölümlerindeki sacmalik..
Veya bekarlik partisi dönüsü düsen ucaktaki onbir “bir isim olabilmis” kadinin (ve iki dogmamis cocuklarinin) ölümlerindeki anilik ve anlamsizlik..
Hep de “kendi ayaklari üzerinde durabilen” kadinlar öldügünde bir acaip icim sizliyor.
Kadin olarak kendi ayaklarinin üzerinde durabilmek zor cünkü – pek paraya pula bakmiyor – mücadele azmine bakiyor..
Sanki ben ölmüsüm de, kendi ölümümün sacmaligini, o ana dek verdigim mücadelelerin karanlik bir anlamsizlik icinde yitisini bi yerlerden seyrediyormusum ve müdahale edemiyormusum gibi bir hisse kapiliyorum..
Arada bi kiziyorum niye hep böyle mücadeleci ceylanlar ölüyor diye – sonra anliyorum ki ne bir ilah var ne de adaleti..
Ilah ve adaleti olsaydi coban Hitler onca suikastten kurtulup, milyonlarin hayatini karartip sonra laylaylom kendi istedigi gibi hayatina son verebilir miydi?!
Sonra cobanlarin güttügü koyunlar geliyor aklima…
Onlar da ölmüyorlar mi yüzlerce, binlerce ve yeri geldiginde milyonlarca..
Koyunlarin ölmesi de hosuma gitmiyor elbette – onlari ölüme iteleyen cobanlara isyan etmeyip meleye meleye ölmeleri onlarla empati kurmami engelliyor ama..
O kadar üzülemiyorum – koyunlugun fitratinda oldugunu düsünüp kabulleniyorum ölümlerini..
Hayat o kadar anlik, o kadar geleceksiz ki..
Gecmiste yasanmis olanlar o kadar hayal meyal, o kadar “simdiden unutulmus” ki..
Geriye ne kalacak senden benden saniyorsun?!
En fazla e-Devlet’de sacma sapan, yalan yanlis bir isim ve dogum-ölüm kaydi..
Ne huyumuzu-suyumuzu, ne yapip-yapmadiklarimizi, ne üzüntü ve sevinclerimizi, ne de yüzümüzü kimsecikler hatirlamayacak..
Yani bir silinmis veri olacagiz instagram, facebook diye bir yerlerden – ki onlarin bile isimleri yüz sene sonra hatirlanmayacak..
Sacma sapan gelecek hedefleri icin yirtmiyorum kicimi bir süredir..
Mümkünse hayati saliyorum gidiyor – o kendi kendini bir sekilde elbet kayiriyor..
Hirslarla dolu insanlari tatmin etmek icin de bir caba harcamiyorum artik – onlari da saliyorum gidiyorlar..
Huzuru hedefliyorum..
Bazen o huzur bir kadeh bir seyde oluyor, bazen bir kahkahada, bazen de bir dokunusta veya kokuda veya seste veya renkte..
Benimle bunu yasamak isteyen herkese kalbim öylesine acik ki..
Anlik bile olmayan bu sacma sapan hayatin tek bir anlami (belki) var cünkü..
O da carpe diem..